Kavala, Öcalan’dan daha mı tehlikeli 

Sömürge valisi edasıyla dolaşmalarına karşı çıktım. Ayrıca bu tavırlarının Türkiye’nin AB sürecine ve özgürlüklerin sağlanmasına bir katkısı olmadı.

Onun yerine olumlu adımlarımızı destekleyip, yanlış buldukları konusunda yapıcı uyarılarda bulunsalardı Türkiye’nin AB yürüyüşüne olumlu katkı yaparlardı. Aralarında Türkiye’ye gelince PKK çizgisindeki siyasetçilerle buluşup Türkiye düşmanlığı raporu yazanlar da oldu. Onlarla mücadele ettik.

AB RAPORTÖRÜNE SÖYLENENLER

Bu anlatacağım olay ise farklı.

AB raportörüyle görevleri icabı görüşenlerden bazılarının bakış açısını yansıtması açısından önemli.

AKPM Denetim Komisyonu Türkiye Eş-Raportörü Stefan Schennach, AB süreciyle ilgili çalışmaları yürüten isimlerle görüşmeler yapıyor. Kimi Türkiye’deki normalleşme sürecinin siyasi iklimi değiştirmeye başladığını anlatıyor, bunun yargıda devam eden davalara da olumlu yansıyacağını söylüyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raportörüne hazırlayacağı raporda, bu sürece olumlu katkı yapmasını öneriyor.

KAVALA’YI SORUNCA

Ama Schennach ile görüşmelerde tam aksi yönde hareket edenler de çıkıyor.

AKPM Denetim Komisyonu Türkiye Eş-Raportörü Stefan Schennach, Osman Kavala’nın durumunu soruyor; Kavala’nın avukatlarının başvurusu üzerine Adalet Bakanlığı, ‘Kanun Yararına Bozma’ talebini incelemeye aldı. 

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raportörüyla görüşen yetkilinin bu süreci anlatması yeterli. En azından raportör yeni bir sürecin başladığını rapor edebilir. Tabii sonuçta kararı Türk mahkemeleri verecek. Ama yetkili, “Osman Kavala’yla neden bu kadar ilgileniyorsunuz?” diye tepki gösteriyor. Yetinmiyor, “Bu adam Öcalan’dan daha tehlikeli” diyor.

Osman Kavala’nın mücadelesinin bagajını yüklenecek değilim. Hayatımda bir kez karşılaşmadığım birisidir. Beni ilgilendiren Türkiye...

AB KONSEYİ’NDE ASKIYA ALMA

Bakın temmuz ayında Avrupa Konseyi’ne savunma vereceğiz. AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamadığımız için AB Konseyi üyeliğimizin askıya alınması tartışılıyor. Bu ağır bir yaptırım olur. Türkiye’nin AB Konseyi üyeliği 12 Eylül darbesi döneminde askıya alınmıştı. Türkiye bunu hak ediyor mu? 12 Eylül ikliminde mi yaşıyoruz?

Bizi AB sürecinde temsil edenlerin bazı kafa yapılarını ortaya koymak açısından önemli gördüğüm için paylaşıyorum.

40 BİN ŞEHİDİMİZİN KANI

1-  Osman Kavala’yı, elinde 40 insanımızın kanı olan Öcalan’dan daha tehlikeli görmek nasıl bir zihnniyettir?

2- Hayatı sivil toplum kuruluşlarındaki mücadele ile geçen; teröre, silaha, şiddete karşı olan ve eline oyuncak tabanca bile almayan Osman Kavala’yı PKK terör örgütü liderinden daha tehlikeli görmek nasıl bir duygudur?

ÖCALAN AZ TEHLİKELİ Mİ

3- Osman Kavala’ya karşı olabilirsiniz ama Batılıların kafasında sivil toplum temsilcisi bir Kavala imajı var. Siz Kavala’yı kötü göstermek isterken askerimizi, polisimizi, sivil vatandaşlarımızı, kundaktaki bebeği katleden Öcalan’ı daha az tehlikeli göstermek hangi aklın ürünüdür?

TÜRKİYE’Yİ BÖLME HEDEFİ

4- Öcalan devletimizi bölmek için terör örgütü kuran, bugün sadece Türkiye’de değil Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgemizde en büyük baş belamız olan PKK, KCK, YPG, PYD ve PJAK terör örgütlerinin lideri. ABD başta olmak üzere birçok uluslararası güçle işbirliği yapan bu terörist örgüt, Türkiye’yi bölme ve parçalama hedefinden vazgeçmiş değil. Tam aksine sınırlarımızda bir teröristan kurmak için faaliyetlerini artırmış durumda. Şimdi Osman Kavala bu terör örgütünün lideri Öcalan’dan daha mı tehlikeli?

PKK AZ TEHLİKELİ Mİ

Bu kafa yapısı Kavala’yı büyük bir tehdit olarak gösterirken, Öcalan’ı ve PKK’yı daha az bir tehdit olarak gösterdiğinin farkında değil mi?

KAVALA TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ KURMUŞ

5- Eğer Osman Kavala silahlı bir terör örgütü kurduysa ve bundan haberimiz yoksa açıklarlarsa iyi olur. Kavala terör örgütüyle mücadele etmek en büyük görevimiz olur.

Şimdilik sorularıma burada ara veriyorum. Ama bu takip etmeyeceğim anlamına gelmiyor.

ÇOCUK TUTUKLULAR YALANI

AB raportörlerinin hangi çevrelerle temas içinde oldukları önemli demiştim. Kati Piri diye biri vardı bilirsiniz. Sadece PKK’lılarla ve FETÖ’cülerle görüşüp Türkiye düşmanı rapor yazardı. Yeni ekip biraz daha diyaloğa açık ama yine de dinlediklerini check etme noktasında çok istekli gözükmüyorlar.

Türkiye aleyhine ne anlatılırsa onu kabul ediyorlar.

Oysa kontrol etseler kendilerine her anlatılanın doğru olmadığını görecekler.

Bir örnek vermek istiyorum.

FETÖ’NÜN TAKTİKLERİ

AB raportörü, küçük çocukların adına banka hesapları açıldığı gerekçesiyle FETÖ’cülere yönelik operasyon yapıldığını ve 8-10 yaşlarındaki çocukların tutuklanarak hapse atıldığını savunuyor. Bunu dehşet içinde anlatıyor.

GERÇEK FARKLI

Oysa gerçek tam tersi.

Şeytanın aklına gelmeyen yöntemler FETÖ’cülerin aklına geliyor. FETÖ’cülerin, küçük çocukların adına bankada hesap açıp terör örgütü mensuplarına para gönderdiği tespit ediliyor. Bunlara yönelik operasyon yapılıyor. Ancak 8-10 yaşındaki çocukların tutuklanması gibi bir şey söz konusu değil. Sadece içlerinden 14 yaşındaki bir çocuk mahkemeye sevk ediliyor, o da ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor.

AB raportörüne bu bilgiler aktarılıyor. O da şaşırıyor.

FETÖ’YLE MÜCADELEYİ KİRLETMEK

FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimini yapan, bu ülkenin savaş uçaklarıyla Meclis’i bombalayan bir terör örgütü. ABD’nin kuklası bir örgüt. Buna rağmen Türkiye, FETÖ’yle mücadelesini hukuk devletinin kuralları içerisinde yürütüyor.

Bu mücadeleyi 8-10 yaşındaki çocuklar tutuklanıyor diye kirletmenin ne anlamı var?

GÖRÜNMEZ BİR EL

Şunu söylemek istiyorum.

Görünmez bir el Türkiye’yi kötü göstermek için elinden geleni yapıyor. Kimi Osman Kavala’yı 40 bin insanımızın katili Öcalan’dan daha tehlikeli gösteriyor, kimi FETÖ’yle mücadele adına Türkiye’de  8-10 yaşındaki çocukların tutuklandığını iddia ediyor.

Bu kafa yapısı istiyor ki Türkiye karmaşa ve stres altında kalsın. Böylece kendi konumları sağlama alınsın.

Ama Türkiye’ye yazık ediyorlar.