(Translated by https://www.hiragana.jp/)
Postitler Weblog: Mustafa Sarıgül Cantemir
The Wayback Machine - https://web.archive.org/web/20131025014714/http://postitler.blogspot.com:80/2005/09/mustafa-sargl-cantemir.html


<

<


Açılmamış gül
Mustafa Sarıgül, 1956 doğumlu. Erzincan, Ilıç Kuruçay köyü nüfusuna kayıtlı. Ataköy 11. Kısım no: 26 adresinde oturur, evli, 2 çocuklu, okuryazar, halen Şişli belediye başkanı olarak görev yapar, şimdilik sabıkasız.




Sarıgül, Şişli Ortaokulu ve Zincirlikuyu Yapı Teknik Lisesi’ni bitirdikten sonra Marmara Eğitim Fakültesi’nde okudu. Siyasete, 1974 yılında meslek lisesini bitirir bitirmez Şişli Gençlik Kollarında; iş hayatına ise 7 Şubat 1979’da Müşteriler Dairesi Tahsilat Müdürlüğü`nde 9494 numaralı üniformayla İETT’de başladı, daha sonra ticarete atıldı. 1987’de 18. Dönem İstanbul Milletvekilliği ve TBMM Başkanlık Divanı Üyeliği yaptı. Daha önce bahsettiğimiz Mehmet Ercan Vuralhan'ın Milli Savunma Bakanlığı yaptığı dönemde, ardı ardına yere çakılan, içinde 38 şehitin can verdiği CASA uçakları ihalesindeki şaibeler üzerine dönemin SHP Milletvekili Tevfik Koçak, iddiaları soru önergesiyle Meclis gündemine taşımıştı. Sonra Sarıgül, Koçak’ı aradı, kendisini CASA'nın Türkiye Temsilcisi Zeynel Abidin Erdem ile tanıştırmak istediğini söyledi. Ertesi sabah bir otelde kahvaltı yaptılar, derken soru önergesi “sahte imza” ile geri çekildi. Meclis'te yaşanan bu skandal uzun süre tartışıldı. Sahte imzayı atanın Sarıgül olduğu iddiaları da, diğerleri gibi öylece kalakaldı. Sarıgül konu hakkında tek kelime etmedi. Aynı dönemde şarkıcı Hülya Süer’le olan evlilik dışı ilişkisi magazincilerin, mafyayla olan ilişkileri de istihbaratçıların gündemindeydi..



Mustafa Sarıgül, meclis dışı kaldıktan sonra olaylı 1992 Şişli ilçe kongresinde, İbrahim Atmaca adındaki partilinin bir gözünün kör edildiği kongreden sonra ihraç istemiyle disipline verildi. İhraç kararını beklemeden istifa etti. Parti üst yönetimindeki “ağabeyleri” dönüşünü olanaklı kılmak için ihraç kararının çıkmasını önlemek istediler ama başaramadılar. O da Romanya'nın yolunu tuttu ve fırıncılığa başladı. Sarıgül, Romanya’da 3 ekmek fabrikası kurdu. Sonra fabrikalarını iyi bir fiyata satıp Türkiye'ye döndü. İstanbul'da 5 benzin istasyonu açtı ve bunları işletti.



7 Eylül 1995’de 335027 sicil numarasıyla Vefa Petrol AŞ, kuruldu. Kasımpaşa ve Fulya’da Shell benzin istasyonları işleten Mustafa Sarıgül’ün kurucusu olduğu bu şirketin Yönetim Kurulu üyeleri arasında İslam Yakut ve yeğeni Erhan Yakut’da vardı. Narkotik Şube polisleri gibi bu sayfanın okuyucuları da Yakut soyismini ve Mustafa Bayram’la olan ilişkilerini gayet iyi hatırlayacaklarıdır.



1990’ların son yıllarından sonra ise Mustafa Sarıgül’ü tanımayan kalmadı. Cuma günü Camilerde, cumartesi günü Sinagoglarda, pazar günü Kiliselerde, boy gösterdi. Cem evlerini de unutmadı. Belediye Başkanlığı yaptığı sırada; çapına bakmadan 19 Mayıs’ta Samsun’a giderek, mesaj verme densizliği, kaynakları belirsiz Anadolu gezmeleri, CHP Genel Başkanlığı komedisi, başına kalpak geçirme merasimi, Atatürk’ü ve dini konuşmalarına alet etme becerisini de yine aynı “gülümüz” gösterdi. Sarıgül bir yandan da kendi reklamını yapmaya çalıştı, prim de yaptı. Böylece reklamcıların "Kötü mal reklamla daha çabuk batar" sözünün de ne derece mesnetsiz olduğunu öğrenmiş olduk!




Mustafa Sarıgül’ün marifetleri, ortaklıkları, bağlantıları ve burnunu soktukları işlere dair iddialar ve yaşananlar saymakla bitecek gibi değil: Mafyayla, aşiretlerle, bankalarla, kulelerle, ihalelerle, Bülent Ersoy’la, 14 günlük ABD yetiştirme kampıyla, Soros’la, Alman Sosyal Demokratlarla, Romanya Cumhurbaşkanı’yla vs. vs.



İddiaların hepsi bir yana aslında ben Mustafa Sarıgül’ü severim. Şaşırmayın hemen, anlatacağım: Her şeyden önce bu adam vefâlı! Kurduğu şirketin adına bakın: Neymiş? Vefa Petrol! Demek ki bu adam yediği ekmeğin hakkını verir, ekmek yediği kaba pislemez! Bu şirketin adı bile sizi iknâ etmediyse, ikinci bir vefâ örneği anlatayım.



!!!Bugün uzun zamandır gitmediğim bir parka gittim. Maçka’da bu park, Şişli Belediyesi sınırlarında. Eskiden adı sadece “Maçka Parkı”ydı. 2003 yılında ise adı "Maçka - Dimitrie Cantemir Parkı" olmuş birde büst kondurulmuş on metre yukarısında Türk Büyükleri’nin büstlerinin bulunduğu parka.




Büstün üzerinde aynen şunlar yazıyor:

Dimitrie Cantemir



Romen Prensi (1673-1723)
1698 -1710 yılları arasında İstanbul'da yaşadı. Tarih ve Musikî araştırmacısı. "Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve gerileyişinin Tarihi" adlı bilimsel eserin yazarı. Bu yere 330. doğum yılı anısına "Maçka - Dimitrie Cantemir Parkı" adı verilmiştir.



Şişli Belediye Başkanlığı 2003



Eve gelip internete girdiğimde; büstün törenle açıldığını, törene; Romanya Cumhurbaşkanı İon İliescu, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Beşiktaş'ın Rumen teknik direktörü Mircea Lucescu ve Kürşat Tüzmen’in de katıldığını öğrendim. Büstün dikildiği tarih 1 Aralık. Yani Romanya'nın Tansilvanya ile birleşmesi nedeniyle her yıl kutlanan Birleşme Günü. Romanya Başkonsolosluğu’nun her yıl 1 Aralık’ta verdiği davetlerin vazgeçilmez konuğu ise Mustafa Sarıgül.



Türk topraklarında dikilen bu büstte, üstünkörü anlatılan kişi aslında Boğdan Voyvodası Kantemiroğlu’dur. Osmanlı yöneticilerinin güvenini kazandıktan sonra babasının yerine “prensliğe” geçen Kantemiroğlu’nun ilk işi, itimat ettiği bir adamını Rus Çarı Deli Petro’ya göndererek Boğdan’nın anahtarını Çar’a teslim etmek olmuştur. İsmail Hakkı Uzunçarşılı “Büyük Osmanlı Tarihi” (cilt 6, sayfa 63) adlı eserinde Kantemiroğlu ile Çar Petro arasında Boğdan’ın Rusya’ya teslimi için Temmuz 1711 (1123 Cemaziyelahir) gizli bir anlaşma yapıldığını ve buna müteakip bölgede bir kısım boyarların (Boyar: Nüfus sahibi Rumen ünvanı. Eflak ve Boğdan beyinin meclisinde önemli yere sahipdiler.) isyan ettiğini yazar. Aynı yıl yapılan Prut Savaşı Osmanlının zaferi ile sonuçlanınca Kantemiroğlu Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı. Osmanlı bunun üzerine bir geleneğini değiştirdi ve Voyvodaları bölgeden değil İstanbul’dan atamaya başladı.



O büstte yazılan “bilimsel” denen kitabı ise günümüz İngiliz tarihçileri bile yerden yere vurdu. Kitabı Kantemiroğlu Boğdan’dan kaçtıktan sonra, Rusya’da 1714-1716 yılları arasında Latince yazdı. Batı'da Osmanlı Devleti konusunda oluşan önyargıların büyük kısmına da bu kitap vesile oldu. Kantemiroğlu bu “bilimsel” kitapta, Avrupa devletlerine Türkler'i yenilgiye uğratmak için hayati önem taşıyan siyasal ve askeri öğütler de vermekten geri kalmadı. Petro onun yazdığı eserin bir an önce Rusça'ya çevrilmesi için emir verdi. Roma-Germen İmparatoru 6. Charles verdiği hizmetler karşılığında Cantemirlerini Roma-Germen Prensi sıfatıyla onurlandırdı. İngiltere Kraliçesi Caroline ise uzun yıllar bu kitabı başucundan ayırmadı.




Başbakanlık sevdalısı, geçmişi baştan ayağa şaibeli, densiz bir belediye başkanı da, üstelik bir Devlet Bakanı’nın katıldığı törende Şişli’nin temsili altın anahtarını Romanya Cumhurbaşkanı’na veriyor aynı 1711 yılında Kantemiroğlu’nun, Deli Petro’ya Boğdan’ın anahtarını verdiği gibi. Devlet güçlüyse bunlar gizli olur, yok değilse işte böyle resmi törenle… Bu kadarını Sarıgül'ün genel kültürsüzlüğü ile açıklamak saflık olur heralde.



Şimdi sanırım Sarıgül’ün vefâsını daha iyi anlatabilmişimdir. Bir adamın gözünü kör ederek gittiği Romanya’da 3 ekmek fabrikası açtı… Romanya’dan çok ekmek yedi… Vefâsını Rumen bir hainin büstünü ihanet ettiği topraklara dikip, adını da bir parka vererek ödedi. Ertesi yıl da Romanya Cumhurbaşkanı’nın elinden Bükreş’te “Devlet Üstün Hizmet Madalyasıaldı.



Yayımlanan bir iki haber sadece. Gerisi yok... Heykel iki yıldır aynı yerde. Her şey açık! Her şey milletin gözünün önünde oluyor. Sanki göz göre göre bu milletle alay ediyorlar. "İşte bu kadar kültürsüz, köksüz, ruhsuz, vurdumduymaz, kendinizden, tarihinizden bi-habersiniz" der gibi. Artık ne desem az gelecek!











Ayrıntılar ve kaynak için;



Mustafa Sarıgül, "Düğün Evinin Tefçisi, Ölü Evinin Yasçısı"



Sarıgül nereden nereye...

/p>
<
<

<45/span> Yorum: “
    <
  1. # <Anonymous El-Cezeriyazıyor...